Betül Aşık, yazdı: Mandalin aşkına!

Bodrum’a geldiğim zaman ilk iş kaleye bir selam vermek. Selam almaktan yorulmuştur bence, dile kolay 563 yaşında. Ben de yorulurdum herhalde. Düşünsenize aynı anda yüzlerce göz sana bakıyor ve ne..

Betül Aşık, yazdı: Mandalin aşkına!
Yayınlanma: Güncelleme: 23 views

Bodrum’a geldiğim zaman ilk iş kaleye bir selam vermek. Selam almaktan yorulmuştur bence, dile kolay 563 yaşında. Ben de yorulurdum herhalde. Düşünsenize aynı anda yüzlerce göz sana bakıyor ve ne tür enerjilerle akıllarından neler geçiriyor… Ve kalender kale hepsini çözüveriyor. Kimi çok kalabalığım diyor kaleye bakıp, bir diğeri çok yalnızım diyor… Biri diyor ki, bir arkadaşım vardı portakallı kurabiye yerdik bak bu sefer de göremedim, diğeri diyor ki ah anacım çok yoğunum beni kim anlasın… Kimi sabah kahvesinde kimi öğle rakısında kimi dolunaya karşı çayını ya da şarabını yudumlamada… Ama hep bi dertli hep bir söylenti içinde ahali…

Ve gün doğar yepyeni umutlarla…

Çıktık mı kale sokağından dışarı… Yürü babam yürü, kim bıkar Bodrum sokaklarından. Aman Allah bugün Cumartesi mi yoksa. Bin dolmuşa doğru Yalıkavak’a… Ne mi var orada? İkinci el pazarı. Birinci el pazarları yavan geliyor bu ikinci ellerden sonra. Artık hikayesi olan eşyalar doyuruyor ruhumuzu. Bazen de eşyasına bakıp almadığın satıcıların o kötü bakışları yok mu? Sanki çocuğunun başını okşamamışsın gibi terslerler adamı: ) Kimi de tatlı mı tatlı, otur sohbet et… Almayacağını aldırır adama bu tatlı sohbetler. Ve tabi valiz dolar, bagaj sınırını aştığında havalimanında tatlı tatlı bakarsın ekrana☺

İstanbul’u buz götürürken Bodrum’un güneşi ve mavisi dost gibi kucaklıyor insanı. Bu sefer Gündoğan keşfindeydim. Girizgâh yaptım henüz, onun gizemli hallerinden birkaç ay sonra bahsedeceğim.

Bu mevsimde beni en çok kucaklayan şeylerden biri de turunç ağaçları. Onlar beni kucaklıyor bense yere düşmüş meyvelerini. En sevdiğim meyvelerden biri ama kimse kıymetini bilmiyor. Meyve yer gibi limon yiyen biri için turunç yemek sıradan bir şey ama başkasına bahsedince ağzını eğmekten geri kalmıyor… Hadsizler, siz ne anlarsınız ☺

Öte yandan yol kenarlarında torba torba satılan mandalinler. Betül’ün biricik hazineleri. Yalıkavak Göçtü restaurant en sevdiklerimden. Oraya doğru giderken karşıma bir mandalinci çıktı. Betül durabilir mi? 4 kilo mandalin, üç beş tane de kafam kadar greyfurt! İyi de ben nasıl götüreceğim bunları. “Bir kenara koy, çok geç olmazsa dönüşte alırım, olmazsa şuraya kenara koy illa alırım” “tamam”

Telefonlarımızı da aldık.

Yemekte aklıma geldi mandalinci abiyi aradım, dedim ben gecikeceğim sen oraya ağacın dibine koy alırım ben bir iki saate.

Mandalinci “tamam bekliyom ben” dedi. Sonraki konuşmada ise mandalini nereye koyduğunu tarif etti. Yemeğimi yedikten sonra mandalin yoluna girdim. Karanlık ve ıssız sokakta sadece mandalin kokusu vardı. Köşedeki kamyonetin kasasına saklanmıştı benim mandalinler, üzerinde de özenle örtülmüş mavi bir branda…

Bodrum işte… Canım Bodrum.

Devamı haftaya ☺

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.